MUCİZE İÇECEK SU

Suya; toksinlerin atılması, besin ögelerinin hücrelere taşınması, tansiyonun dengelenmesi, vücut ısımızın kontrol altında tutulması, eklemlerin ve organların korunması, kulak, burun ve boğaz için gereken nemli ortamın sağlanması gibi birçok faaliyet için ihtiyaç vardır. Beynimizin ağırlığının %85’i ise sudan meydana gelmektedir. Araştırmalar yeterli miktarda su içmenin direk olarak beynin hacmini etkilediğini göstermektedir. 16 saat süreyle sıvı tüketmemek beynin hacminde %0.55’lik bir azalmaya sebep olarak özellikle çocuklarda konsantrasyon süresi ve kalitesi azalmaktadır. Bu sebeple beynin faaliyetlerinin düzgün yerine getirebilmesi için yeterli miktarda su içmek ön koşuldur.

Su nedir sorusuna öncelikle canlılar için hayati öneme sahip olan sıvı cevabını verebiliriz. Su kohezyon özelliğine sahip olan, renksiz, tatsız ve kokusuz sıvı bileşiktir. 2 adet Hidrojen atomu ve 1 adet Oksijen atomundan oluşur. En küçük canlıdan, en büyüğe kadar tüm canlıların biyolojik yaşamlarını ve faaliyetlerini sağlayan bir sıvıdır. Yanıcı özelliği bulunmadığı gibi, ateşi söndürme özelliği bulunduğundan, yangınlarda fayda sağlar. Yeryüzünün %70'i sulardan oluşur. Bu suların az bir kısmı kullanabilir özelliklere sahiptir. Bu suların %2,5'luk oranı içilebilmekte ve kullanılabilmektedir. Kalan bölümünü tuzlu sular ve yeraltı suları oluşturmaktadır.

Suyun özellikleri nelerdir?

Kohezyon ve adezyon özellikleri: Suyun kohezyon özelliğinin olması, yani kendi moleküllerinin çekim gücü sebebiyle dağılmadan kalabilir. Moleküller birçok maddeye yapışabildiğinden, ıslatma özelliği bulunmaktadır. Adezyon özelliği sebebiyle çekim gücüde yüksektir. Kohezyon ve adezyon özellikleri suyu kopmadan yükseltir ve taşınmasını sağlar. Bu özellikler canlıların yaşamları açısından faydalıdır. Kohezyon ve adezyon özellikleri çarpışarak, su daha sek yani yumuşak hale gelir. Bu özellik suyun rengi ve tadı ile anlaşılabilir.

Yüzey gerilim özelliği: Molekülleri arasındaki kohezyon kuvveti sebebiyle yüzey gerilimine sahip olan suyun bu özelliği gözle görülebilir. Çözünmez bir madde üzerine suyu döktüğünüzde, bu madde düşene kadar su üzerinde kalacaktır. Bunun sebebi moleküller arasındaki çekim gücündendir. Yüzeyde bulunan moleküller içeriye doğru çekilir. Bu durumda yüzeyde bir gerilim oluşur.

Kılcal hareket özelliği: Bu özellik suyun oldukça dar bir kanal boyunca, yer çekimine karşı hareketini ifade eder. Bu hareket yer çekiminin adezyon kuvvetini yenmesine kadar devam eder. Doğada ağaçlarda bulunan kılcal damarlardaki suyun yukarılardaki dallara kadar çıkması, bu özelliğe verilebilecek bir örnektir.

Yüksek erime ısısına sahip olması: Suyun bu özelliği donmasını geciktirmektedir. 1 gram buzu eritebilmek için, 0 derecede 80 kalori gerekmektedir.

Isınma ısısının yüksek olması: 1 gram suyun sıcaklığını bir derece arttırmak için, bir kalorilik enerji gerekmektedir. Bu ısınma ısısı, amonyak dışındaki maddelerden daha yüksektir. Su bu özelliği sayesinde, daha fazla enerjiyi sıcaklığı arttırmadan toplayabilir.

Buharlaşma ısısının yüksek olması: 1 gram suyu 100 derecede su buharı haline getirebilmek için 539 kalori gerekmektedir. Bu özellik canlı sisteminin izotermal olmasında önemli bir yere sahiptir.

Donma noktası farklıdır: Su yüzeyden başlayarak donmaya başlar. Çoğunlukla diğer kimyasallar dipten yukarıya doğru donmalarına rağmen, suyun katı hali olan buzun, sıvı halinden daha hafif olması sebebiyle, donma yüzeyden başlar. Göllerin önce üstünün donması bu sebepledir. Soğuk yerlerde bu özellik su içerisindeki canlılara yaşam olanağı sağlar.

Elektriksel iletkenlik: Su içerisinde elektriksel iletiyi sağlayan etkenler, su içerisinde bulunan mineral tuzlar ve karbondioksit iyonlarıdır. Su güçlü bir iletken olarak düşünülse de, bu iletkenlik oldukça azdır.

Suyun insanlar için önemi nedir?

Yetişkin insanların vücudunun % 70'i sudan meydana gelir. Bu insanların kilosuna, yaşına ve cinsiyetine bağlı olarak değişiklikler gösterebilir. Yaş ilerledikçe, kadınlarda, zayıflarda su oranı daha düşüktür. Gıda ve içecekler ile sindirime alınan su, buradan kana ve kılcal damarlara geçerek, doku sıvısı haline gelir. Dokulardan kan dolaşımına, böbreklere, oradan da idrar, deri, solunum ve sindirim yoluyla dışarıya atılır. Günde 2500 ml su yetişkin bir insan için yeterlidir. Suyun vücuda girmesi ve atılması belli bir dengede olmalıdır. Vücuttan atılan su, alınan suyla dengede tutulmalıdır. İnsanların susuz yaşaması çok zordur. Suyun insan vücudundaki görevlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

Hücrelere gerekli olan maddeleri taşımak
Hücrelerin çalışabilmesi için gerekli olan katı maddeleri çözümlemek
Vücutta bulunan atık maddelerin vücut dışına taşınmasını sağlamak
Vücut ısısını dengelemek
Gıdaların sindirilmesine yardımcı olmak
Kanın hacmini dengeleme
Omurilik, beyin gibi organların dış uyarılara karşı korunmasını sağlamak.